Yazılar / Articles:
Git / Goto:

Nepal'in Başkenti? Katmandu!
Yazı ve fotoğraflar: Rüçhan Ziya


Nereden geldi aklına Nepal'e gitmek diye soranlara verdiğim yanıt Katmandu oldu hep. Hippilerin, ‘çiçek çocuk’ların başkenti Katmandu, mistisizmin de zirvelerinden biri....

ZAZ ekibinin ünlü absürd filmi "Uçak" filminin şu sahnesi genelde hatırlanır: Filmin başları, uçak henüz kalkmamış. Havaalanında insanlar danışmaya gelip sorularına yanıt alıyorlar:
- Karımı mutlu edebilecek miyim?
- Hayır.
- Nepal'in başkenti?
- Katmandu.
Bir hikayeye göre Katmandu, "Cat can do, man can't do" sözünün halk arasında söylene söylene aldığı isim... Kutsal vadi... U2'ya göre ise, “Sokakların isminin olmadığı yer/Where the streets have no name”!

Katmandu ilk önce ürkütüyor insanı, Tribhuvan havaalanından çıkar çıkmaz üzerinize gelen insanlarıyla, dar yollarda kural tanımadan ilerleyen motorlu motorsuz taşıtlarıyla ve kalabalığıyla... Ama çabuk alışıyorsunuz bu dünyaya. İlk şoku atlattıktan sonra kalabalığın içinde kolayca hareket etmeye başlıyorsunuz. Benim gibi Eminönü, Tahtakale deneyiminiz varsa özellikle! Ancak burada işiniz biraz daha zor, çünkü burası ‘isimsiz sokaklar kenti’ Katmandu!

Nepal bir tek Katmandu’dan ibaret değil tabii ki. Teknoloji ve modern hayatın etkileyemediği doğası, Himalayalar ve Himalayalar’ın yüz yıllardır koruduğu mistik yaşam biçimleri her yıl binlerce insanı Nepal’de buluşturuyor. Bu arada Bengal kaplanı, tek boynuzlu gergedan gibi nadir bulunan türleri barındıran vahşi ormanlarını da unutmamalı... Bunca zenginliğin içinde benim için yine de Katmandu'nun farklı bir yeri var. Bu kent insanı hemen bir parçası haline getiriveriyor. Kente ulaştıktan ve eşyalarımı otele bıraktıktan hemen sonra sokaklarda dolaşmaya başlıyorum, birkaç dakika sonra bu şehrin isimsiz sokaklarında sanki yıllardır dolaşmış gibiyim. Kalabalık her şeyi yuttuğu gibi beni de yutuveriyor. Katmandu’da kimliğimi yitirip, kaosun, sokaklardaki çamurun bir parçası olarak yeniden doğuyorum...

Nepal yolculuğum boyunca Katmandu’ya dönüşler, rahatlama hissini de beraberinde getirdi. Her defasında: “Artık tanıdık, bildik topraklardayım, bu kaosta benim de yerim var, Katmandu’dayım..." dedim. Bunu hissettiren başka bir kent var mı bilmiyorum.

Himalayalar
Himalayalar’ı görmek için çeşitli seçenekler mevcut. Vakti kısıtlı, parası bol olanlar uçak, helikopter, balon turlarını tercih ederlerken, vakti bol olanlar dağlarda yürüyüş, yani moda adı ile "trekking" yapıyorlar. Günübirlik, beş günlük, ya da yıllarca sürecek yürüyüşler planlamanız mümkün. Nepal’de 1960’lı yıllara kadar motorlu araç yolları olmadığından, yerleşim yerlerini birbirine bağlayan dağ yolları, patikalar hala kullanılır durumda. Tüm ülkeyi bu yolları kullanarak gezebilir, Himalayalar’ı aşabilirsiniz. Bu durum ilk zamanlarda dağcıları oldukça yormuş. Everest’e Annapurna’lara ve diğer zirvelere tırmanmak için ülkeye gelen dağcılar için macera hemen hemen Hindistan sınırından başlıyormuş.
Şimdi ise ana kamplara kadar köylerde sıcak çayınızı veya soğuk kolanızı yudumlaya yudumlaya “trekking” yapmak mümkün.

Çok popüler olan "Himalayalarda trekking" ülkenin çehresini değiştirmiş. Hükümet yürüyüş yollarını turizme uygun hale getirmiş. Köylerde köy odalarında kalabilir ya da çadır kurabilirsiniz. Yiyecek içecek fiyatları da standart hale getirilmiş. Menüden sipariş vermeniz ya da mutfağı kullanarak kendi kendinize pişirmeniz mümkün. Bu sayede yanınıza sınırlı eşya alarak köyden köye yürüyebiliyorsunuz. Sağlığınız için düşünmeniz gereken bir başka konu da su. Çeşme suyunu kaynatarak, klor tabletleri ile temizleyerek içebilirsiniz ya da içme suyu alabilirsiniz. Su fiyatlarının irtifa ile birlikte değiştiğini de unutmayın. Katmandu’da ise “Evian” da dahil hemen her şeyi bulmanız mümkün.

Biz yürüyüşe iki kişilik asıl ekip, ve 2 kişilik destek ekibimizle çıktık. İkinci kişi aynı günlerde Nepal’e seyahete gelen ve tesadüfen tanıştığım bir başka Türk, Barış’tı. Destek ekibi ise yolları bilen Dambar ve eşyaların büyük kısmını taşıyan Nirmu idi. Başlangıçta beş gün olarak planladığımız yürüyüşü biraz zor da olsa dört günde tamamladık. İlk günler, ayağında lastik terlikler ile iki sırt çantasını hoplaya zıplaya taşıyan hamalımızın yanında oflaya puflaya yürüyen tezat bir yürüyüş ekibi oluşturmuştuk. Annapurna bölgesinde geçen bu sürede, günde 6-7 saat yürüdük. Sabah çok erken kalkıyor, iki üç saat yürüyor, öğlen mola veriyor sonrasında konaklayacağımız yere kadar tekrar yürüyorduk. Dağlarda her köyde elektrik yok. Az turistin geldiği bu huzurlu yerlerde genellikle hava karardıktan sonra yatılıyor. Böylece sizin olabiliyor Himalayalar’ın üzerine düşen güneşin ilk ışıkları..

Dört gün boyunca Annapurna South ve zirvelerinin etrafında yürüyoruz.. Diğer zirveler daha yüksek olmasına rağmen bizim yaklaştığımız açıdan en yüksek görüneni, Machhapucchre’nin balık kuyruğunu andıran zirvesi. Kutsal sayılması nedeni ile zirve tırmanışına izin verilmiyor. Dünyada insanın ayak basmadığı az sayıda yerlerden biri. Yürüyüşümüzün sonunda 3500m yükseklikte yedi zirveyi birden görebildiğimiz Poon Hill’e geliyoruz. Burası en popüler yürüyüş rotalarından biri. Sabah güneş doğmadan önce tüm turistlerle birlikte ben de uyanıyor ve zifiri karanlıkta 45 dk süren bir tırmanış sonrasında Poon Hill’e varıyorum. İnsanın kanını donduran bir soğukta güneşin doğuşunu ve zirveleri fotoğraflıyoruz hep birlikte.
Eldivenim olmadığından üşüyen parmaklarım deklanşorü hissedemiyor bir türlü. Manzaranın güzelliğini güneş doğduktan sonra anlıyoruz. Kırmızı çiçekleri ile Rhododendron ağaçları, arkalarında karlı Himalayalar’la birlikte unutulamayacak manzaralar sunuyorlar bize.

Alaturka Safari
Himalayalar’da yürüyüş sonrası Pokhara gölü üzerinde küçük bir tekne üzerinde tembellik ederek geçirilen bir gün, bize Nepal’in başka bir yüzünü keşfetmek için gerekli enerjiyi sağlıyor. Karlı Himalayalar’dan sonra şimdi vahşi hayata, ormana gidiyoruz. Seçimimiz, listelerin en üstündeki isim Chitwan Milli Parkı. Chitwan dışında başka parklar da var ama en çok vahşi hayvan türlerinin burada olduğu söyleniyor. Fillerin üzerinde yaptığımız safari ilk başlarda çok keyif veriyor, hatta bir gergadanı takip ederken ağaç dallarından korunmaya, fil üzerinde düşmeden kalmaya ve bir yandan da fotoğraf çekmeye çalışmak oldukça heyecanlı oldu. Fakat vahşi hayvanları görebilmek biraz da şans. Biz fil safari sırasında pek bir şey göremedik ama kuşları görmek için yaptığımız yürüyüş sırasında aradığımız heyecanı fazlası ile bulduk.

Afrika’da ciplerin içinde silah korumasında yapılan safarilerle karşılaştırıldığında bizim “kuş” yürüyüşüne Türk usulü safari demek mümkün. Kaplan, jaguar, gergedan, ayı, yaban domuzu gibi türlerin bulunduğu orman içinde, elinde sadece bir sopa bulunan ve “Gergedandan zig-zag çizerek kaçın, kaplanın gözüne bakarak yavaş yavaş geri adım atın” gibi uyarılarda bulunan kılavuzunuzun arkasından yürüyorsunuz. Vahşi hayat ile karşılaşana, aranızda sadece bir kaç metre olduğunu görene kadar bu uyarıları uçaklardaki oksijen maskeleri zannediyorsunuz. Oldukça hareketli geçen bir yürüyüş sonrasında, beş altı tane yaban domuzu, kavga eden iki gergedan ve avladığı geyikten arta kalanları yemeğe çalışan bir kaplan görüyoruz.
“Safari Alla Turca” ismini vermemdeki bir başka neden de akşam rehberin söylediklerinin Türkçe’ye “Filler yanımıza gelmeseydi, kaplan bize kesin saldırmıştı abi” şeklinde çevrilebilmesi oldu

Dar yollarda kısa insanlar
Nepal'i benim için asıl cazip kılan, yukarıda bahsedilen aktivitelerden çok detaylar oldu. İnsanlarla yapılan sohbetler, her şeye iyi geldiği iddiasıyla “Tiger Balm” satmak isteyen çocuklar, budist ayinlerine katılan Hindular ve her an hissedilen yaşama duygusu...

Eski binalar ve tapınaklar genelde şehirlerin her yanına dağılmış durumda. Katmandu vadisi içındeki üç şehir Katmandu, Patan ve Bhaktapur birbirleriyle birleşiyor. Vadiye yerleşim önce mahalleler şeklinde olmuş. Zaman içinde bu mahalleler birbirleri ile birleşmiş ve şehirler oluşmuş. Bu yüzden sokaklar labirenti andırıyor. Bu şehirlerin eski hallerini en iyi anlamanın yolu, anayolu terk ederek, kimi turist haritalarında işaretlenmiş, evlerin tapınakların arasından, avluların içinden geçen, yer yer bir insandan fazlasını geçirmeyecek kadar daralan yolları takip etmeye çalışmak.

Şehirlerde mutlaka görülmesi gereken ( yerler bizdeki Sultanahmet meydanına karşılık gelen Durbar Square’ler. Durbar saray anlamına geliyor ve bu meydanlarda saraylar, çevre binaları ve tapınaklar var. Katmandu Durbar Square, son derece keyifli, burada günlerinizi sadece oturup etrafı inceleyerek geçirebilirsiniz.

Bu meydanlar ve Nepal’deki pek çok tapınak ve bina UNESCO tarafından “Dünya Kültürel Mirası” olarak ilan edilmiş. Bazı tapınaklar, örneğin Pashupatinath, Buda’nın doğum yeri Lumbini, Sita’nın (Ünlü Hint epik masalı Ramayana’nın kahramanı) doğum yeri Janakpur, son derece kutsal kabul edilen ve hacıların ziyaret ettiği yerler. Pashupatinath tapınağının arkasındaki kutsal Bagmati nehri kenarında da ölüler Hindu inanışına uygun olarak yakılıyor ve külleri nehre atılıyor.

İster İnan İster İnanma

Nepal’de en çok Hindular ve Budistler var. Dinler, inançlar Nepal’de birbiri ile karışmış durumda. İlk zamanlarda dine olan yaklaşımı anlamakta güçlük çektim. Hinduizm ve Budizm birbiri ile iç içe geçmiş durumda. Nepal, Tibet ve Hindistan’ın arasında kalarak iki dini sentezlemiş. Hinduların aynı zamanda Budist sembollere en az kendi sembolleri kadar saygı gösterdiklerini görünce ilk düşüncem “Olmaz ki böyle şey, bilmiyorlar, yanlış yapıyorlar” oldu. Sonra ne kadar barışçı, insani bir yaklaşım oluğunu fark ettim.

Swastika:
Budist ve Hinduların barış anlamında kullandığı dinsel sembolleri Swastika, büyük bir tezat oluştursa da Hitler’e de ilham (!) vermiş...

Budist nüfus daha çok Himalayalar’da ve arkasındaki bölgede yaşıyor. Fakat Tibet’in Çin’e bağlanmasından sonra yaşanan göç sonucu Tibet’li göçmenler şehirlerde de artmaya başlamış. Katmandu’da ve diğer şehirlerde çeşitli manastırlarda ve bölgelerde Tibet Budizmi yaşamaya devam ediyor.

Katmandu’da hippilerin yerleştiği ünlü “Freak Street” şaşaalı günlerinden çok uzakta. Bugünlerde turistler daha çok bizdeki Beyoğlu’nu andıran Thamel bölgesinde bulunuyorlar. Burada pek çok otel, batı damak zevkine uygun restoranlar ve yüzlerce turizm acentası var. Hemen hemen hepsi sizin için her şeyi organize edebilirler. Yolunuz düşerse pazarlık etmeyi hem de çok sıkı pazarlık etmeyi unutmayın. Daha fazla para için her konuda (kur, uçak bileti, mesafe, gün, yemek ...) yalan söylemek bu insanların mesleklerinin bir parçası. Bir konunun doğrusunu bildiğinizi söyleyip düzeltince de gülümsüyor,beni yakaladın diyor ve başka bir konuda yalan söylemeye başlıyorlar. Bu sayede de size doğru, yanlış, değer yargıları, algılama konularında düşünmek için fırsat çıkıyor.

Korna Çalmadan Asla!
Trafik ve ulaşım alışmakta güçlük çekilen konulardan. Trafiği zorlaştıran ise korna sesi. Korna sesini bir küfür, aşağılama, çekilsene önümden nidası olarak algılayan ben, bir varoluş biçimi olarak kabullenmekte zorlandım. Araçların arkasında yazan “Lütfen Korna çalın” yazısını bir şaka zannetmiştim önce. Sonra öğrendim ki Nepal’de araç kullanmanın birinci koşulu korna çalmak. Dikkat etmek gereken bir başka nokta da önünüzdeki aracın herhangi bir sebeple (manzara seyretmek, tuvalet ihtiyacı, lastik patlaması) veya sebepsiz durabileceği, sizin de bu aracın arkasında durmanızın beklendiği. Tabii yol müsait ise geçebilirsiniz. Ama dikkat edin daracık virajdan bir kamyonu sağlayan (Nepal’de trafik soldan akıyor) bir başka kamyon çıkabilir. Bu durumda da ne durana ne de karşıdan gelene sinirlenmenizin bir anlamı yok.

Araçlar oldukça eski ve yollar alıştığımız gibi değil. Pokhara – Katmandu arasındaki 200 km yol yaklaşık 7 saat sürüyor. Nepal de unutamayacağım bir şey de çift lastikli otobüsümüzün patlayan lastiği değiştirildikten sonra, benim “Bu lastik galiba farklı, daha büyük baksanıza yanındaki lastik yere bile değmiyor” uyarıma aldığım, “Yok aynı, bu lastik yeni, hiç kullanılmamış. O yüzden” cevabıydı...

Nepal’den ayrılışımdan hemen sonra gerçekleşen ve bir önceki hükümdar ailesinden bir kızla evlenmesine izin verilmeyen prensin, kraliyet ailesini ve kendisini öldürmesiyle gelişen olayların basına ne kadar gerçekçi yansıdığını bilmiyorum. Ancak bana çağrıştırdığı bir kaç şey oldu. Nepal’de evliliklerin genelde aileler tarafından ayarlandığını anlatan Nepal’li arkadaşlarım geldi önce aklıma. Sonra Nepal’de yaşanan tezat manzaralar, (Fransız Evian - klor tabletine karşı) ve Türkiye’deki üçüncü sayfa haberleri...

Rüçhan Ziya, Copyright 2001

RZiya@RuchanZiya.Com

Ne zaman gidilir: En uygun zamanlar musonların sonrası (Eylül – Kasım) ve öncesi (Şubat- Mayıs). Kış aylarında da çok yükseklere çıkmadan dağlarda yürüyüş yapmak mümkün. Yaz aylarında ise muson yağmurlarını almayan Mustang, Dolpo gibi bölgelere gidilebilir.
Nasıl gidilir: En çok tercih edilen yöntem Katmandu’ya havayolu ile gitmek. Türkiye’den doğrudan uçuş yok. İkincisi ise Hindistan’dan karayolu ile gitmek.
Ne almalı: Eğer trekking malzemeniz yoksa bunları Katmandu veya Pokhara’dan uygun fiyatlara temin edebilirsiniz. İlaçlarınızı unutmayın. Cep telefonunuzu almanıza gerek yok. Türk operatörlerin Nepal GSM operatörü ile anlaşması Mart 2001 itibarı ile yoktu.
İletişim: Nepal’de umumi telefonlar (telefon kulübeleri) yok. Thamel’de çeşitli dükkanlarda dakika hesabı ile telefon etmenize izin veriyorlar. Turkiye genellikle en pahalı bölgede. Fakat Katmandu ve di_er şehirlerde adım başı bir internet cafe var ve fiyatları çok uygun. Erişim yavaş olsa da çok daha verimli oluyor. Benim tavsiyem web temelli bir posta adresi edinip öyle yola çıkmak. Ve temel haberleşme aracı olarak e-mail kullanmak.
Diğer Aktiviteler: Nepal’de bunlar dışında yapılacak pek çok başka faaliyet var. Benim farkına vardıklarım, rafting, dağcılık eğitimi alarak 6000 metre üzerindeki zirvelere tırmandığınız programlar, dağ bisikleti, golf sahaları, kumarhaneler oldu. Deniz dışında aklınıza gelebilecek her şey var Nepal’de.
İlginç: Nepal’le saat farkı 3 saat 45 dk.
Internet Adresleri:

FOTOĞRAFLAR
PHOTOS

İLK SAYFA
HOME PAGE

YAZILAR
ARTICLES
 
 Fiyatlar - Sipariş  
 Copyright 2003 © Rüçhan Ziya
RZiya@RuchanZiya.Com

*Sitede yayınlanan resim/yazıları satın almak veya yayınlamak içın ba€lantıya geçin.
*Please contact if you are interested in publishing/purchasing articles or images on the site.