Oysa ABD'nin güneyi devrimlerin, şairlerin, şiirlerin diyarıdır en çok. Ve kıtanın en ucuna kadar inen bu diyar, Meksika'da başlar. Hindistan'ı bulmak için buralara gelmiştir beyaz adam. O niyetle işgal etmiştir. Kuzey ona kalsa da , güneyde güneş altında eriyerek karışmış gitmiştir beyaz adam. Rengi beyaz olsa da ruhu tek renk değildir artık.Karayipler ise güneyin güneşe ve tembelliğe çağrısı gibidir... Palmiyeler altında, yeşile çalan denizin kenarında bir hamağın içinde hiç sıkılmadan haftalarınızı geçirebilirsiniz. Zaman durmuştur.. Buraları mesken tutmuş korsanların hikayeleri kulaktan kulağa dolaşır hala. Reggea müziğinin eşlik ettiği bir boş vermişlik, bir umursamazlık vardır havada.
Maya uygarlığının önemli merkezlerinden bir olan Riviera Maya ise size paket halinde sunuyor Karayipleri, Meksikayı ve bütün bir Maya uygarlıgını.
.............
Riviera Maya, Meksika'nın karayip denizine bakan Yucatan yarımadasında, Maya uygarlığının çok önemli sahil yerleşimlerini barındırıyor.
Altın için gelmiş buraya ilk Avrupalılar. Hemen hemen tamamını da ülkelerine götürmüşler. Şimdi ise Meksika'ya kendi ülkelerinden para getiriyorlar . Mayaların yaşadığı sahile ilk gelenler ise bir gemi kazasından kurtulan iki İspanyol olmuş: Gonzalo Guerro ve Aguilar. Guerro ruhunu renklendirmeyi tercih ederek kendi kıyafetlerinden vazgeçmiş, Mayalarla birlikte yaşamış, çocukları olmuş ve onlarla birlikte savaşmış kendi insanlarına karşı. Aguilar ise ilk fırsatta dönmüş kendi insanlarının arasına.
İspanyollardan sonra, Korsanlar gelmiş Maya sahillerine. Gemileri yakmış, zenginlikleri ele geçirmişler. Kontrolden çıkan korsanlar, vali bile olmuşlarlar Karayipler'de.
Önce kendi içlerinde sonra da işgalcilerle savaşmış Mayalar. Şehirler, köyler terk edilmiş bir bir. Beyaz adam altını ve şehirleri ele geçirse de, hiç bir zaman dize getirememiş Mayaları. 1500'lü yılların ortalarından 1900'lerin başlarına kadar Mayalar için özgürlük savaşı devam etmiş . Mayaların hayata karşı farklı duruşları bugün de diğerlerinden hemen ayrılıyor. Ormanın içinde geçirilen 400 yıl, geçmişte bırakılan büyük uygarlık ve isyan, gözlerinden okunuyor.
Yeni Altın: Turizm
Yıllarca sürgün yeri olan Quintana Roo, tüm bu savaşlar sırasında beyaz adamın unuttuğu , kimsenin gelip gitmediği, el sürmediği bir yer olarak kalmış olsa da, 1950'lerde Tanrıça Ixchel'in adası Cozumel'e gelen bir Fransız, tüm dünyaya bu suların altında gizlenen hazineleri tanıttı. Bu Fransız deniz altı araştırmacısı, çocukluğumuzun belgesellerde yaşayan kahramanı Jean Jacques Custeau'dan başkası değildi. Böylece Cozumel'in kaderi değişti ve ziyaretçilerin sayısı giderek arttı.. Tanrıçayı ziyaret etmek için tehlikeli bir yolculuğu göze alan Maya kadınlarına, dünyanın her tarafından gelen sualtı meraklıları eşlik etmeye başladı. 1970'lerle birlikte restoranlar, oteller, yollar, havaalanları birbiri ardına yapılmaya başlandı.. Yarımadanın kuzeyindeki Cancun, kuzeyden gelen beyaz adama, Amerikalıya terk edildi artık... Her yıl yaz ve bahar tatillerinde de tekrar tekrar işgal ediliyor Riviera Maya ise yakın zamana dek unutulmuştu. . Bir tek Cozumel'e gitmek isteyenler buradan geçerlerdi. Şimdilerde ise Avrupalılar'ın rağbet ettikleri önemli bir turizm beldesi haline geldi.. Bir zamanlar işgal ettikleri Tulum'u, Xel-Ha'yı ilgiyle izliyor Avrupalılar.. Sahildeki otellerde, lüks köylerde veya kamplarda kalıyorlar.
Costa Maya
Daha güneydeki Maya Sahili ise hala unutulmuş ve terk edilmiş durumda. Sahilde insan yapısı herhangi bir şeyle karşılaşmadan kilometrelerce yürüyebilirsiniz. Bir kaç saat uzaklıktaki Cancun plajlarıyla çok büyük bir tezat bu.
Kuzey yarıküredeki en büyük atol olan Banco Chincorro, Costa Maya açıklarında yer alıyor. Burası denizin ortasında, daire şeklinde toplanmış ortası sığ, dış kenarları derin bir mercan kayalar topluluğu. Deniz canlıları için mükemmel bir yuva işlevi görürken, bir gemi mezarlığı olması dolayısıyla batık dalışları için de ideal bir yer.
Maya Dünyası
Daha İspanyollar gelmeden zayıflayan Maya uygarlığı, işgallerle iyice yok olmaya yüz tutmuş. Şehirler terkedilmiş, yıkılmaya bırakılmış. Bu yüzden ırk olarak hala varlıklarını sürdürseler de kültürleri çok az korunabilmiş.
Kullandıkları takvim, sayı ve yazı sistemleri ile araştırmacı ve bilim adamları için büyük önem taşıyor Maya uygarlığı. Çok farklı takvimler kullanmışlar. Günlük işler için kullandıkları takvim 365 gün içeriyor. Astronomiye önem veren Mayaların inşa ettikleri bazı binaları, Indiana Jones filmlerinden hatırlayacaksınız. Gündönümü günlerinde (22 Mart ve 23 Ekim) güneş ışıklarının bir pencereden geçerek aydınlattığı çizimleri, gizli geçitleriyle piramitleri görmeniz mümkün. Orman içindeki bazı antik şehirlere ait yapıların, etraflarını saran ağaç ve bitkilerle bütünleşmiş olması kendinizi Indiana Jones filmlerinde hissetmenize neden oluyor. Mayalar özgün bir sayı sistemi de geliştirmişler. Sıfır rakamının bulunmuş olması oldukça ilerlemiş olduklarını gösteriyor. Fakat bu sayı sistemi şu an kullandığımız sistemden· ", 1'i "__" ise 5'i gösteriyor. Yazıları da yukarıdan aşağı gidiyor · · · · 4 demek. · · · ise 8. . Örneğin 28 yazmak için yukarıdan aşağı 1 ve 8 yazıyorlar.
