Yazılar / Articles:
Git / Goto:



Hindistan’ın Kabesi: Varanasi


Cennetten geldiğine inanılan Ganj ölü, diri – insan, hayvan ayırımı yapmadan herkes için akıyor.

Avrupalılar hep ulaşmak istediler Hindistan’a. Kıtalar keşfedildi, okyanuslar aşıldı bu ülkeye gitmek ümidiyle. Bulunan kıtalar hala Hindistan’ın izlerini taşıyor. “Indian” yani Hintli deniyor Amerika’nın yerlilerine. Karayiplerdeki adaların adları taşıyor bu izleri; ”Batı Hint adaları” Hindistan’dan on binlerce kilometre uzakta.

Şimdilerde ise binlerce yıla dayanan kültürü, inançları çekiyor insanları Hindistan’a. Tamamen maddeciliğe gömülen batı dünyası çıkış yolunu Hindistan’da ve daha ötelerde araştırıyor.

Bazı kentleri, ülkeleri anlatmak zordur. Hindistan belki de en zoru. Belki de bu yüzden sürekli gidilmek istendi Hindistan’a ve isteniyor.

Bir kıta büyüklüğünde olması nın yanı sıra öyle bir kültür çeşitliliğine ve zenginliğine sahip ki izlenimleriniz gittiğiniz yöreye, bölgeye hatta o bölge içindeki bir kesime göre çok büyük farklılıklar içerebiliyor. Dolayısıyla kendi başına bir dünya olan Hindistan için genel bir izlenim verebilmek gerçekten çok zor.

Giderek ülkelerin, kültürlerin, insanların birbirine benzediği dünyamızda özgünlüğünü büyük ölçüde korumuş bir yer Hindistan. Seyahat kitaplarında en azından bir defa yaşanması gereken bir macera olarak önerilirken, gerçekten çok fazla vakit ayırmadığınız sürece Hindistan’ın büyük bir kesiminin yanından bile geçemeyeceğiniz belirtiliyor.. İçinde her türlü coğrafya, iklim, din ve kültür barınıyor. Güneye inildikçe dayanılmaz hale gelen sıcak, kuzeyde yerini kar ve soğuğa bırakıyor. Okyanus kıyısındaki tropik iklimde, Himalayalar’da, kurak çöllerde ve balta girmemiş ormanlarda Hindistan’ın bin bir yüzüne tanıklık etmeniz mümkün.

Hindistan’da en yaygın din Hinduizm olmakla birlikte İslam ve Budizm de ülkenin her yanına yayılmış durumda. Bu üç din dışında,Jain, Zerdüşt, Hristiyan ve adı daha az bilinen başka dinlerden pek çok insan yaşıyor. Nüfusu 1 milyarın üzerinde olan Hindistan’da “azınlık” nüfusları kelime anlamıyla tezat teşkil edecek kadar önemli büyüklüklerde. En çok konuşulan üç dil; Hintçe, Tamil ve İngilizce. İngilizce’ye Hintçe ve Tamilce konuşanlar da birbirlerini anlamak için başvuruyorlar.

Tac Mahal
Beni en çok tüm bu farklılıkların bir arada yaşıyor olması şaşırtıyor Hindistan’da. Kültürler birbirlerinden etkilenmiş olsalar da farklılıklarını koruyorlar.

Hindistan’daki farklılıği biraz olsun yansıtabilen bir hikaye var.: Bir İngiliz havaalanından taksiye biner. Ülkenin hemen her yerinde bir felaket olan Hindistan trafiğin içıne girerler. Taksi yolun üzerinde bir o tarafa bir bu tarafa gitmekte ve son sürat ilerlemektedir. Yabancı bu durmdan çok rahatsız olur ve taksiciye medeniyet dersi vermek iıçn sorar:
- “Yerdeki bu çizgilerin ne içın olduğunu biliyor musun?”
Fakat İngilizin aklındaki ve sözlerindeki ironi şöfore oldukça uzak kalır. Ve yanıtını artniyetsiz, dürüst olarak verir.
-“ Bilmiyorum vallahi, ingilizlerden kalmış.”


Hindular’ın Mekkesi Varanasi, Kabe’si Ganj
Hindistan’ın belki de en “farklı” yerlerinden biri Hindu dininin en kutsal kenti Varanasi.


Mark Twain, Varanasi’nin tarihten, geleneklerden daha eski, efsanelerden bile daha eski olduğunu bunlar bir araya gelse bile Varanasi’nin iki kat daha yaşlı göründüğünü söylüyor. (Orijinal text "Banaras is older than history,older than tradition,older even than legend and looks twice as old as all of them put together.",) Varanasi’ye ulaşana kadar Mark Twain’in bu sözü benim için beylik bir söz olarak kalıyor.

Varanasi’yi karşılaştırabileceğiniz şehirler Kudüs ve Mekke. Kutsal yazılarda ve Hint epiklerinde adı geçiyor. Zamanın başlangıcından bu yana Hint tanrısı Shiva ile ilişkili. Shiva Parvati ile evlendikten sonra Varanasi’ye geliyor. Pek çok isminden birinin anlamı “Shiva’nın hiç terk etmediği yer”. Doğaüstü olayların meydana geldiğine inanılan, Shiva tapınağının bulunduğu kesimin adı ise Kashi, “Işık şehri”. İnanışa göre Shiva ilk kez burada diğer tanrılara olan üstünlüğünü gösteren, yerden başlayıp gökyüzüne çıkan ışık demetini yaratmış. Kashi’de ve şehrin diğer bölümlerinde de Shiva tapınağı dışında çok sayıda tapınak var.

Kent Hindistandaki en kutsal nehir olan Ganj’ın batı yakasına kurulmuş. Inanışa göre Ganj ölümlülerin günahlarını yıkamak için cenneten geliyor. Nehrin kıyısında yanan ateşlerin 5,000 yıldır sönmediği söyleniyor. Fakat tarih boyunca yakılıp yıkılan şehirde en eski binalar bile bir kaç yüzyıllık. Bu binalar, nehre inen basamaklar , bu basamaklarda gerçekleştirilen ölü yakma törenleri ve diğer seremoniler belgesellerin en büyük ilgi odağı. Bu belgeseller sayesinde aslında hemen hemen herkes tanıyor Varanasi’yi. Fakat ismi nedense hep geri planda kalmış.

Bilebildiğim kadarı ile Hindu inanışında evrensel bütünlüğün bir parçası olana kadar ruhlar tekrar tekrar dünyaya dönüyorlar. Bu dönüş farklı canlıların bedenlerinde gerçekleşebiliyor ve en sonunda tüm yaşamlarda elde ettikleri karma’ya bağlı olarak ruhların bu dünya ile ilişkileri bitiyor ve ebedi varlığın bir parçası oluyorlar.

İnanışa göre yaşamınız Varanasi’de sona erer ise tekrar tekrar dünyaya gelmiyorsunuz. Ruhunuz bu kutsal topraklarda bedeninizden ayrıldığında bir daha ölümlü bir bedende yaşam bulmuyor. Sürekli cennette kalıyor ve sonsuz varlığın bir parçası haline geliyor. Bu yüzden Varanasiyi tanımlamak kolay “Ölünecek yer”....

Genç yaşlı pek çok Hindu buraya geliyor ve ölümü bekliyor bu kentte.

Ghatlarda yaşam ve müzik
Ölümü bekleyenlerin kenti Varanasi, dışarıdan insana karamsarlık verse de bulunduğum Hint kentleri içinde en hareketli olanıydı..

Ganj kenarındaki yapılara ve basamaklara Ghat adı veriliyor. Ve bazı ghat’larda karşınıza sürekli ölüm bazılarında ise yaşam çıkıyor.

Dashashwamedha ghat’ına şehrin labirentlerine girmeden doğrudan ulaşılabildigi için şehrin kenardaki merkezi haline gelmiş. Burada ve civarındaki birkaç Ghat’da akşamları insanlar bir araya geliyor ve adeta turistik bir gösteri havasında kendi kendilerine ilahiler söylüyor, dinsel danslar yapıyorlar. Müzik kendiliğinden oluşuyor. Herhangi bir formal yapı, organizasyon olmadan buluşan insanlar, burada müzik yapıyorlar. Direklerdeki çanları uçlarına bağlı ipleri çeken izleyiciler çalıyor. Bir süredir ilginin arttığı Hint müziğini ve özellikle vurmalı çalgıları öğrenmek isteyenlere ders veren pek çok yer var.

Sürekli yaşayan bu ghatlardan başka birde gece gündüz ölülerin yakıldığı ve küllerin döküldüğü ghatlar var.

Ghatlar ve sokaklar Hindistan’ın tamamında olduğu gibi ağırlıklı olarak inekler ve köpekler olmak üzere her türlü hayvan ile paylaşılıyor. Sadu’lar, dünyadan elini eteğini çekmiş inananlar da sürekli Ghat’ların üzerinde.

Zaman durmuş, Ganj akmıyor.

Varanasi’de bir süre geçirdikten sonra burada zamanın durmuş olduğuna inanıyorsunuz. Mark Twain’in sözleri biraz daha anlaşılır oluyor. Binalar, insanlar, gelenekler hiç bir zaman değişmemiş, her zaman aynı kalacakmış gibi.

Ganj kıyılarında hem ölüme hem de yaşama yer var. Ganj nehri burada hayatın merkezi. Varanasi’deki hemen hemen her şey hiç akmıyormuş gibi görünen bu sularla ilişkili. Sabahları güneş doğarken yerel halk ve hacılar vücutlarını bu sulara bırakıyor, yeni günü selamlıyor arınma arıyorlar. Gün içinde kadınlar çamaşırlarını, bulaşıklarını burada yıkıyor. Sıcaktan bunalanlar ganj’da serinliyor, limonatacı bardaklarını burada çalkalıyor. Akşam üstleri yanan mumlar bu suların üzerine bırakılıyor. Danslar Ganj’a karşı yapılıyor ve ölülerin külleri bu sularda kutsanıyor.

Ghat’ların hemen arkasında Varanasi’nin eski sokakları, çarşısı var. Burada sokaklar 1m’den daha dar ve bir labirenti andırırcasına sağa sola kıvrılıyor. Binalar’da en az 2 katlı. Gündüzleri bile pek ışık almıyor bu sokaklar. Gökdelenlerin ışığa geçit vermediği sokaklarıyla New York modernliğin, batının başkenti ise, ışık almayan labirenti ile Varanasi doğu’nun, sipirituel düşüncenin başkenti olmaya aday. Bu labirentlerde yolunuzu bulmayi öğrenmeniz bir kaç gününüzü alıyor. Ziyaretçilerin pek çoğu bu sokaklara hiç girmemeyi tercih ediyor.

Varanasi’nin eski çarşısı da bu sokaklar içinde. Karşılıklı dükkanlar içinde bağdaş kurarak oturan kumaş tüccarları meşhur Benares ipeklilerini bu dükkanlarda satıyorlar. Benares’te yüzyıllardan beri devam eden ipek dokuması geleneği var. Bu dokumalar tüm Hindistan’da ve diğer ülkelerde tanınıyor.

Buda’nın son söylevini burada, şehir merkezinin biraz dışında vermiş olması Budizm açışından da önemli bir yer yapıyor Varanasi’yi.

Geleneksel Hinduizm’in özelliklerden biri kapalı olması. Bu dine mensup olabilmeniz için Hindu olmanız gerekiyor. Hindu tapınakları Hindu dininden olmayanlara kapalı.. Varanasi’de ise ayırım gözetmeksizin herkese açık olan bir tapınak var. Bu tapınak bir sanayici tarafından yaptırılmış. Hinduizm’i evrensel bir din haline getirmek isteyen bu kişi ülkenin pekçok başka yerinde de tapınaklar yaptırmış.

Şehirde müslümanlar önemli bir azınlık oluşturuyor. Bu çok önemli Hindu kentinin hemen hemen yarısı müslüman dinine mensup. Şehirde oldukça fazla sayıda cami var. Hindistan’da camilerin büyük bir kısmı avludan oluşuyor. Sadece ilk bir kaç safın ve imamın durduğu kısmın üzeri kapalı. Yan duvarlar ise sadece avlunun çevresinde var. Aynı Hindu tapınaklarında olduğu gibi bu avlunun içine girmek için bile ayakkabılarınızı dış kapıda çıkarmak zorundasınız. Ayakkabınızı çıkarmak tapınağın, caminin içini temiz tutmaktan çok, bir saygı göstergesi.

Varanasi’deki eski görünen binanların en eskisi bir kaç yüzyıllık. Taç Mahal’i yaptıran Şah Cihan’ın oğlu Aurangzeb babasına karşı ayaklanıp şah olduktan sonra ülkedeki tüm Hindu tapınaklarını yakıp yıkmış. Son derece tutucu ve zalim biri olarak bilinen Aurangzeb İslam dinine ait olmayan herşeye karşı büyük bir şiddet uygulamış.

Her işin başı sağlık
Sokaklarda yürümekten yorulduysanız belki de vücudunuzu bir süre için Ganj kenarında açık havada çalışan masajcılara bırakmanız gerekiyor. Gün boyu çalışan bu iş kolundakiler etrafta dolaşan kişileri yakalıyorlar. Tanıtım amaçlı yapılan bir kol masajı genellikle başarıya ulaşıyor. Masajın dayanılmaz çekiciliğine karşı koyamayanlar oldukça cüzi bir ücret karşılığında kaslarını rahatlamaya bırakıyorlar.

Başka ülkelerde kolay kolay bulamayacağınız türlü servisi bulabilirsiniz Hindistan’da. Açık hava masajcılarının yanı sıra kulağınızı temizlemeyi öneren, bu işi çok iyi yaptığına dair şahitlerle ve daha önceki çalışmalarının sonuçlarını göstererek dolaşan bu kişıler az rastlanır mesleklerini ghatlarda ve Hindistan’ın diğer kesimlerinde icra etmeyi sürdürüyorlar.

Çek bakalım Karaköy’e
Bisikletli faytonlar yani çekçek’ler (rick-shaw), Wallah’ların (çek çek sürücüleri) deyimiyle, Hint helikopterleri, Hindistan’da bir yerden bir yere gitmenin en verimli yolu. Çekçekler aynı zamanda çok büyük sayıda kişiye iş sağlıyor. Genelde sıcak ve güzel olan hava sayesinde yaşamlarını sürdürmek içın gereksinimleri çok az olan Hintlilerin önemli bir bölümü gunünü çekçeklerin üstünde kah uyuklayarak, kah müsteri arayarak geçiriyor. Bir kaç müsteri bulduktan, o günün yemek parasını (20-30 cent) kazandıktan sonra tercihleri genelde uyuklamak oluyor.

Yedi tepeli olmasaydı büyük bir ihtimalle Istanbul’da da çok gelişebilecek olan bu işkolu turistlerin en korkulu rüyalarından. Hintlilerden istenilen ücretin en az 4 katını turistlerden isteyen çekçekçiler sizi hiçbir zaman rahat bırakmıyorlar. Kimi zaman ısrarlarını sizi kilometrelerce takip ederek sürdürüyorlar. Tecrübeleri ile sabit ki turistler sadece onlardan kurtulmak için istedikleri ücreti veriyorlar.


Notlar: İyi bir cenaze töreni için 500 kg odun gerekiyor.

Rüçhan Ziya
RZiya@RuchanZiya.Com
Copyright 2001

FOTOĞRAFLAR
PHOTOS

İLK SAYFA
HOME PAGE

YAZILAR
ARTICLES
 
 Fiyatlar - Sipariş  
 Copyright 2003 © Rüçhan Ziya
RZiya@RuchanZiya.Com

*Sitede yayınlanan resim/yazıları satın almak veya yayınlamak içın ba€lantıya geçin.
*Please contact if you are interested in publishing/purchasing articles or images on the site.